30 Haziran 2012 Cumartesi

Her ölenle biraz daha ölünür aslında

Ölenle ölünmez derler ya, aslında her ölenle biraz daha ölünüyor, ta ki kişi kendi ölümüne ulaşana kadar...

Ben bu yazıyı sana yazdım, kim olduğunu bilmediğim sana, aslında ben yazmadım, sadece o acının içinde, kenarında, köşesinde ben de varım. Hayatta ne çok acı var.... Hiç kimse yaşamasın diye dilediğimiz ne çok acı... Bu yazıyı sana "o" yazdı:

"'99 yazıydı, bir sene önce babamı kaybetmiştim kanserden ve senin kanser olduğunu öğreneli 4 ay olmuştu yaklaşık. Doktordan beraber çıkmıştık, elele. Yürüyememiştim ben, zangır zangır titriyordum. Sen teselli ettin beni, ayağa kaldırdın geri. Dört ay sonra ben seni kaldıramadım, gücüm yetmedi.

4 ay her gece dualar ettim ölme diye, eğer illa ölecekse biri ben olayım diye. Olmadı, sen öldün. Ben kaldım. Ben seni mezara koydum ellerimle, üzerine toprak attım. Toprak kokusunu ne çok severdin sen. Yağmur yağmaya başlayınca yürütürdün beni sokaklarda. Keşke daha çok baksaydım yüzüne o yürüyüşlerimizde.

Sen gittikten sonra çok değiştim ben. Vicdansız oldum, umursamaz oldum. Korkusuz oldum diyemem çünkü şimdi düşününce o hissettiklerim de umarsızlığın bi parçasıymış. ''En fazla ölürüm'' diye düşünerek saçma sapan şeyler yaptım. Ölmedim. İlaçlar verdiler bana seni unutayım, acım azalsın diye. Almadım hiç birini. Senin acın geçsin ister miyim ben hiç? Senden bana kalan tek şey o. Hiç kaybolmayan bir burun direği sızlaması.

Birçok insanın başından korkunç olaylar geçiyor, geçmiştir. Buralar iyice kötü oldu zaten. Yine de kimse sevdiğini gömmesin elleriyle. O mezara sevdiğini bırakıp çıkmak çok zor, ne kadar dua etseniz de ölüp kalmıyorsunuz orada.

Sana verdiğim sözlerin çoğunu tuttum. evlendim, bir kızım oldu. Senin adını verdim. Seni hiç unutmadım, hep gülümseyerek andım. Sadece eskisi gibi neşeli olamadım, olamıyorum. İçerken arkadaşlarla gülüp eğlenirken, biraz arkadaki masada seni görüyorum. Kadeh kaldırıyorsun benimle. Yaklaşabilsem sana keşke. Zırt pırt kalkmaz o kadeh diye kızsan bana, sırf sen bu lafı et diye yaptığımı bile bile. Bi damla yaş akıyor işte, tutamıyorum.

Yıllar geçti hep aklımda o soru. nasıl olurdu? Hiç bilemiycem, kavuşamamakmış aşkı yaşatan belki. Kimse yaşamasın ama, bilmeyiversinler.

Bir kez daha hoşçakal, eskiden gülen gözlerimin sebebi."

Behçet Aysan der ya, 'Her şey geçer, aşk da, acı da, ölüm de, tortusu kalır.'

Ezberden yazmıştım, kitaba baktım, şiir Tortu:

"her şey geçer
aşk da
acı da geçer, ağla-
maklı bir şarkı
ayrılıkların
üzerinden.

....

tortusu kalır"

O kalan tortu yeri gelir insanın içini çok acıtır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder