10 Aralık 2017 Pazar

Anahtar

Hayır bu olmuyor, değil mi? Bunu yapmış olamam, değil mi? Panik içinde ceplerimi boşaltıyorum. Buralarda olmalı. Oysa tüm gün kendime süresiz yükler yükledikten sonra nefes almamacasına koşturarak son durağıma, kapıma vardığımda içeri gireceğimden çok emindim. Bir andan daha kısa sürdü kendime dair, hayatıma dair her şeyin nasıl da pamuk ipliğine bağlanmış olduğunu anlamam. O an, yıkıldım, ne yalan söyleyeyim. Kendimi zar zor daire kapısının içine attım, önüne değil, içine. Yükleri önüne bıraktım. İzimi kafamda sürmeye başladım ve ilk telefonu ettim. On beş dakika sonra aramamı söylediler, oradaysa her şeyi kapının önüne bırakıp koşarak gideceğim. On beş dakika geçmek bilmedi. Bir kedim içeride, bir kedim dışarıda ağlıyor. Bir terslik var. Evet, var. En büyük terslik benim. Kapımın önünde, mermer merdivenin soğukluğunda çaresizce oturuyorum. Tüm kapılar yüzüme kapalı duruyorlar, kendiminki dahil. Bir insan nasıl kendisini evine giremeyecek duruma sokar? Böyle bir lüksüm var mı benim? Herhangi bir lüksüm var mı? Ağlayacak gibiyim, keşke ağlasam. On beş dakika geçmek bilmiyor. Geçti. Tekrar arıyorum. Öyle ki komşumun kapısını çalmaktansa, o kadar yolu gitmeye razıyım. Çok zor karar. Çok saçma. Parçalanıp gidecek gibiyim olduğum yerde. Telefondan gelen ses bana başka çare bırakmıyor. Kapıyı çalıyorum ve bir mucize gibi açılıyor. Cuma gecesi, herkes eğleniyor. O kapı ise açıldı ve çözüm orada. Bulundu. Rahatla artık, rahatlayabilir misin? Sandığından çok daha kolay oldu üstelik. Boşuna kapıda çaresizce oturmuşsun. Boşuna başına damlar yıkmışsın. Gir içeri ve çıkma. Rahatla...ma. Her şeyi içeri bırakıp izimi gerisin geri sürmeye başlıyorum. Adımlarımı geri geri tepiyorum. Eve giderken parkta birisi selpak düşürmüştü. Selpak olduğu yerde duruyor hala. Ben ise duramıyorum. Sonsuza kadar yürüyebilirim. Yürüyorum.

Titizlikle taradığım tüm yollar üzerime kapanıyor. Yürüyorum, hala enerjim var. Bu geceki planın neydi Lali? Yürüyorum ve taramaya devam ediyorum. Bir planın daha gerisinde kaldım. Hayatın bir tık daha gerisindeyim. Yine. Öylece bakıyorum. Yürüyorum ve duramayacağım diye korkuyorum. Saat, sürekli saate bakıyorum. Dönmelisin Lali, gitti giden ve çözüm de buldun. İçeriye girebilirsin. Herkesten kaçıp sığındığın kalene dönebilirsin. Kendimi ensemden yakalayıp rotamı geri çeviriyorum. Şu saatten sonra bir anlamı yok. Hiçbir saatte olmadı ki. Neden kendimi yollara vurdum sanki? Zaten yollardan geliyordum, saatlerdir durmaksızın yürüyordum. Dayanamayıp parkta bir banka boylu boyunca uzanıyorum. Bana ulaşan tek ses kafamda çınlayan anıları uzağa itiyor. Yürürken hepsi birden üstüme üstüme geliyorlardı. İki sene öncesine gittim, o kapıyı çalmanın zorluğunu boğazıma tıkayan geceye. Bu olay sonrası üzerime yapıştırılan ve yapış yapış sıyıramadığım, tüm cildimi bozan etikete, o etiketin üzerime yapışmasına neden olan tek bir cümleme. Kendimi koruyamadığımı düşünüyorum.

Üzerime bir enkaz daha çöktüğünde, her şeyi kestiğimde, revan kana bakakaldığımda yine de istememiştim anahtarı. En fazla ne yapabilirdi, o kadarını da yapmazdı. Bu kadarını da yapmasını bekliyor muydum sanki? Herkesten her şeyi bekliyorum artık. Kendimden de.

Peki neden? Hala güveniyordum. Hala güveniyorum. Hala biliyorum ki... Hiçbir şey bilmiyorum. Kimi kandırıyorum?

Bir dayanak. Bir felaket senaryosu. Yakında kapınızı açacak birilerinin olması. Ne kadar büyük lüks. Her şeye rağmen o lükse sığınmıştım, bir şey olduğunda, olursa, gelip bakardı, o kadar da değildi, hala güveneceğim eski dostumdu. Anahtarı almamla son dayanağımı da kendi altımdan çektim.

Bir daha buradan çıkmayacağım. Bir dayanak bulana kadar buradan çıkmayacağım. Bir dayanak bulabilir miyim? Hayatı parmak uçlarında yaşayıp kimseye rahatsızlık vermemek için çaresiz ve sokakta kaldığımda bile kimseyi arayamayan, yardım isteyemeyen ben, bir dayanak bulabilir miyim?

Yığılıp kalmaktan çok korkuyorum. Arada yığılıp kalıyorum. Ne kadar da çok korkuyorum. Kendi üstüme kilit üstüne kilit vuruyorum. Neden. Bu ben.

Peki sen, beni sadece çaresiz kaldığımda mı seveceksin? Sadece çaresizliğimi mi seveceksin?

O bağı tekrar kurabilir miyiz? Kurmalı mıyız? Rüyamda görüyorum seni, senin için bir şey yapmak istiyorum. Olan her şeyi affetmek istiyorum. Bana karşı dürüst olabilir misin? Bana o grotesk sahneyi unutturabilir misin? Üzerime yıktığın enkazı kaldırabilir misin? Her şeyi tüm çıplaklığı ile anlatabilir misin?

Senin için bir şey yapmak istiyorum. Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Tüm kapıları üzerime kapattım. Karanlıkta bekliyorum. Artık hiçbir şey bilmiyorum. Kendimi boşluğa astım. Her şeyin sona ermesini bekliyorum.

"günler öylece kendi kendine geçsin diye
bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zamana baktım."