7 Temmuz 2012 Cumartesi

Doğum sancıları

Bugün benim doğum günüm. Aslında henüz değil, henüz daha doğmadım ben.

Sevgili annecim,

Şu an karnından çıkmaya çalışan benim tekmelerimle hastaneyi inletiyorsun. Bir komşumuz 'Bu kızcağızın burada kimsesi de yok, tayini yeni çıkmış, akrabası yok, ne yapacak,' diye doğumhanenin önünde seni bekliyor. Hastane çığlıklarından yıklıyor. Herkes komşumuz olan boncuk gözlü babaannemi annen sanıyor, oysa senin annen yok. Kimsen yok. Benim de yok. Aslında hep kimsesizdik.

Şu an benim olduğum yaştasın. Evleneli bir sene olmuş. Günlerden yine cumartesi, herkes hala hayatta olan manevi babaaaneme 'Kızın mı?,' diye sormaya devam ediyor. Canım boncuk gözlü babaannem endişe içinde doğumunu bekliyor. Acıdan bayılmak üzeresin. Tekmeler gece başladı, apar topar koştunuz hastaneye, zaten daha taşınalı ne kadar olmuştu ki o evinize? O zamanlar herkesin her şeyi olan komşularımız vardı, o zamanlar farklı zamanlardı.

Daha acı çekeceksin anne, ben gün ağarırken ancak geleceğim. O anki duygularını kimseye tarif edemeyeceksin, babam da öyle. Babam bana bir şiir yazacak. Minicik bir kağıda. Adım çok öncesinden belli. Yıllar öncesinden kızım olursa diye bir öğrencinin o zamanlar ünlü olmayan adını seçmişsin bana. Şimdi herkeste var. O zamanlar yoktu, o zamanlar özeldim. Belki hala öyleyimdir.

Babamın yazdığı şiir umarım bir yerlerden çıkacak.

Bana bir ay dokunamayacaksın, kedi yavrusu kadarım, üst komşumuz ciciannem bir ay boyunca kundaklayacak, bakacak bana. Annen yanında yok, öz annen 6 yaşından beri yanında yok, o yaşta annesiz kalmışsın, diğeri ise sen bana dört veya beş aylık hamileyken  'Ben ayağımı kırdım sen gelmedin,' diye sitem etmiş. Bana hamileyken aylarca ağlamışsın. 'Kendi annem olsaydı, kendi de anne olsaydı yapmazdı,' diye. O dönem yollar şimdiki gibi değil, anneannem uzakta. Nasıl gideceksin? Düşebilirim, çocuğunu düşürebilirsin, sen benim düşmemi istemiyorsun, hiç istemedin ki. Annemsin sen benim, bir anne çocuğu düşsün ister mi? Benim annem istemez, benim annem şu an gerçek bir melek ve tekrar ayağa kalkmamı bekliyor. Çünkü düştüm ben, içe kapaklandım.

O kadar sıkıntı yaşamışsın ki bu durumdan ötürü, sonra o sıkıntı sana göre bana yansımış.

Doğum sancılarını hissediyorum anne. Günlerden yine cumartesi, beni doğurduğun yaştayım.

Ve ben yeniden doğmak istiyorum.Saat şu an 01:20, üç saat kadar dayanmak gerekecek. Ben doğacağım ve biraz sonra ezan okunacak.

Üç mum eşliğinde yazıyorum bu yazıyı sana. Babama. Kendime. Üç farklı yerde aynı ateşte yanıyoruz, hepimizi kutsuyorum. Mumlarınız içimde hep yanıyor. Kendileri sönene dek de yanacaklar. Sizi çok seviyorum.
 
Bugün benim doğum günüm, sarhoş değil gözü yaşlıyım, her zamanki sandalyemde, annemin beni doğurduğu yaştayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder