10 Mayıs 2012 Perşembe

Zeytin'e ve Lali Berte'ye

Belki de önce hikayeyi koymak daha iyidir.

Belki de değildir.

Bu belki de bazılarınız için bir katarsis hikayesidir.

Geçen hafta Uykusuz dergisinin Makul Koca Memoşko bölümünde her zamankinden farklı bir hikaye anlatılıyordu, bir ayrılık ve veda hikayesi. 12 yıllık hayat arkadaşı Zeytin ile geçirdikleri tüm zamanlar bir storyboard şeridi gibi geçti gitti, kurgusu olsun, içerik olsun, anlatım tarzı olsun gördüğüm en iyi kedi hikayelerinden biriydi. Neden, çünkü her okuyan herkesin kedisi olsun olmasın, kedisi ölmüş olsun olmasın içinde çok derinde bir yerlere dokundu. Hele bir de benzer bir hikayeniz varsa hıçkırıklara boğuldunuz, biliyorum. Çünkü ben boğuldum, sabaha kadar durmaksızın ağladım, annemin ölümünde bile arada mola veriyordum, bunda bir türlü durmak bilmedi gözyaşlarım, öyle ki en son Lali'min acısına dayanamadığımda bana gelmiş melek kızımı koynuma alıp uzandım, gözlerimden halen yaşlar akarken uyumuşum.

Farklı bir ertesi güne uyanmak isterdim, uyanamadım, bir kere o yara deşilmişti, öyküyü tekrar okudum, yaram tekrar kanamaya başladı, zırıl zırıl ağlıyordum. Oysa kızım öldüğünde kanser annemi üzmemek için gönlümce ağlayamamıştım bile, gizlice apartmanın yanındaki minik bir ağacın yanında bir yer kazmıştı bir abimiz, ben koşa koşa eve geldim, kucağıma aldım, öptüm sevdim okşadım, sanki hiç ölmemiş gibi...

Sonra beyaz bir kefene sarıp gömdük dünyalar güzeli kızımı, annemin çakır Emine'sini.

Lali Berte 13,5 yıllık hayat arkadaşımdı, ilk kedimdi ve son iki yıldır çok hastaydı, Avcılar veteriner fakültesine o kadar çok gidiyordum ki öğrenciler beni hoca, çevremdekiler veteriner sanıyordu. Düzenli her hafta, gerekirse haftada iki üç, hep oradaydık, kızım için kredi kartı borcu yapmamıza gülen bir sürü insan oldu, oradaki memurlar mesleğimi sormuşlar yaptığım masrafları nasıl yaptığımı merak edip... Lali'm de bir kan hastalığı çıkmıştı önce, Eosinophilic Granülom, bu ismi ezberleyene kadar 1,5 yıl geçti sanırım. Sonra gelsin kortizon tedavileri, şeker hapları, enjeksiyonlar, benim deri altı bir yana kas içi iğne yapmayı öğrenme sürecim derken... Lali artık çok yoruldu, annem evinde huzur içinde ölsün, artık getirip götürüp yorma, dedi. Dinledim, son kan sonucundan sonra, plt 5000 çıkınca büyük bir terslik olduğunu anlamıştım. Zorlamadım, evinde öldü. Nasıl çocuklarını doğururken evde  kimsenin olmadığı bir saati seçtiyse ölümünde de öyle bir zamanı seçti. Kediler sahiplerinin onların acı çektiğini ve cesetlerini görmelerini istemezler normalde. Ama zaten o bitkin hali ile nereye gidebilirdi ki.

Memo Tembelçizer'e bu hikayesini paylaşmama izin verdiği için çok teşekkür ederim.



Bir de kediler sahiplerinin hastalıklarını alırlar, çünkü onlar uyuyarak daha kolay atlatırlar. Lali'min özellikle son dönemde ne zaman midem ağrısa hasta hali ile mideme patileri ile masaj yapıp ağrımı dindirdiğini bilirim, Lila Lali. Belki de annem daha uzun yaşasın diye onun hastalığını da almaya kalktı. 

Ve o en son günlerinde bile sevdiğimde artık sesi zayıf gelse de mırıl mırıl mırlıyordu, sondan 6. kare belki bundan dolayı öyküyü yaşayanın yerine koydurdu. Kediler o hallerinde bile sahiplerini teselli etmek isterler, onlar üzülsün istemezler. 

O gün geldiğinde Lali Berte'nin de görevi artık gözlüklüyü unutmaktı.

Tüm ışıklar söndü, her şey söndü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder