17 Kasım 2014 Pazartesi

Bir İlhan Berk Silsilesi - Aşıkane Vol. 2

İSTANBUL

   Küçük, yatık bir dikdörtgen. Ve bir tümce: İstanbul, 1574; Braun-Hogenberger, Gravür.
   Bir altyazı. Gotik bir resimüstü yazısını ortalıyor: BYZANTYUM LUNC CONSTANTINOPOLIS (böyle okuyorum). Belli Hogenberger'in elinden çıkmış. Giderek resmi dokumaya başlayacaktır: çizgiler, üçgenler, dörtgenler inip. Dikeyler çıkıp. Alımlı. Özerkli. Hogenberger'in alfabesini kurmak için. Dönüşüp bir büyük sözlüğe İSTANBUL adlı. Tahtadan. Değil mi ki bir gravürdür: Kazılacaktır, çelik bir kalemle. Baka baka bir taşbasmasına. Galatalı bir Yahudi'nin verdiği. Bir serseri gravürcü ruhu sezip Hogenberger'de (ki uzun zaman dut, incir satmıştır. Biraz da haritacılığı vardır, dolaşmış bir adam olarak. Ve Lonca'da oturur. Şimdi ağaç üstünde çalışır. Serip önüne İstanbul resimlerini, geceleri. Yeditepeli. Düzlüklü. Vadili. Takviye duvarlı. Bu gravürdeki gibi.Bu gravür: Ben de oraya gelmek istemiyor muyum? Bu öndeyiş'in başka anlamı olabilir mi? Bütün öndeyişler gibi bir ek ve gereksiz. Ama onsuz olamıyor işte. Bütün o ustaları düşünün! hangisi kurtulmuştur bundan? Ve girivermişlerdir konuya? o güzelim ders kitapları gibi. Yalın ve dolaysız. İlk sayfaya bir "İçindekiler" düşüp, büyük puntolarla, alt alta ve geometrik. Peki ama hemen niçin girilmez konuya? Uzatmadan sözü. Ve konumu çizip kabaca. Ve tarihe bir çıkma yapmadan? Bir yarımada deyip örneğin).

   Bir yarımada. Bir üçgene öykünür. Üç boyutlu. Yatay ve şiş. Doruklaşıp bir burunda. Ve bir çizgi çekerek. Haliç'e. Ve düşürerek koylar, adalar. Bir anakaraya çıkar. Üç yandan ve tepeleme. Kuşbakışı bakıyordur çünkü. - orada da kalacaktır. Bir doğruyla tamamlayıp kendini; 18 mil. Çıkıntılı ve içeril. Çünkü kapanacaktır, doğrultarak tepelerini. Yedi uçtan, sessizce ve dik. Caddelere, yollara iner. Bir boğaz aşıp, uzun, dar. Rumca harflerle anılan bir denizde ölmek için. Ve bir çıkma yaparak: TÜRKELİ diye. Üç denizli (hep kuşbakışı baktığından bir İsanbul haritasına).Ve körfezlerde dinlenecektir. S'ler, U'lar, vb. yapıp. Sonra yine içine dönecektir. Adalar bırakarak yine, -aykaları dışarıda kaldığından. Bir ahtapot gibi atıp kollarını. Artık orada çiftleşir, - ayrı gövdesinden. Ve ihtiyarlar: cami avlularında, çocukların elinden tutup. Yatarak çocuklarla, ağızları güzel. Ve karanlık. Ve İmparatorsu (Hogenberger de öyle yakalamıştır: Kara ve bir hüznün içinde). Onun için kazar. Siyah boyalar, mürekkepler döküp. Bir tahtayı. Damarsız. Düz. Güneşlerde kuruttuğu. Hala yağları sızar. Ve şimdi elinin altında kayıyor. Ve ceviz. Apayrı kendinden. Hep ayrı yaşamıştır çünkü. Onca göçler, yangınlar, hiç işe yaramamıştır çoğaltmaktan başka yalnızlığını.  Onun için bir Türkeli'dir. Düz ve duruk. Hala da öyledir. Boşuna çıkılmamıştır ki o surlar: iki kat ve yüksek. İşte bütünbunlar için yalnız ve bir başına. Sağadönük ve çıkıntılı. Bir gravüre çıktığı kadar.Yani silik. Mademki kağıda çıkıyordur bırakacaktır tarihe adını ve Hogenberger'i. Yavaşça saydamlaşsa da Pera'da ve Galata'da. 12 kapılı. Hiristos kuleli. Ve latince Yazıtlı. Değil mi ki resim yapıyordur gölgeleri kullanacaktır. Koyu, açık, daha açık. Notlar alarak hep. Oranlar düşürüp bütün haritacılar gibi. Bir resim-haritadır yaptığı. Yolları inişinden belli değil mi? Eğrilerle ve kapkara. Beyaz bırakıp denizleri. Ve Boğaz'ı. Bir yarımadadır işte.

   Onun için kazır. Bir resim düşü: bir monogram için Ve çağdaş. Bugünleri düşünmüştür çünkü. Dikilir padişah portreleri düşürür: Orhan. I. Murat. I. Beyazıt. I. Mehmet. II. Murat. Yavuz Selim. II. Beyazıt. Ortalayıp Fatih'i. Uzun yüzlü ve sakallı. Büyük hepsinden. Yalnız Kanuni at üstündedir. Kara ve büyük gözlü.  (Kanuni'yi biliyorsunuz: Geniş alınlı ve kısa bacaklı. Hiç gülmez. Onun için hiç odalık kullanmamıştır. Ve pudra sürer ve kara). Üç atlı önünü açar. Silahlı. İleriye bakarlar. Ve kapar Tophane önlerinde, daireler içinde. Yüzden ve profilden. Kavuklu ve sorguçlu. Kadırgalar geçirip Venedik işi (Bir Venedikli değil midir hem. Alman uyruklu. Ve aksoylu. Galata'dan çıkmaz. Oradan bakıyordur çünkü. Sırtlanıp denizi, elinde kalem). Bir bir görürüz artık selatin camilerini. Hep bir dile vuran. Bir dil, devimsel. Yukarıya doğru genişleyen ve düşen. Bir bitiş dörtlüğü gibi. Ama evler çıkacak, yalılar inecektir. İner de. Hep bir çelik kalemle, yazarak adını. Artık Langa'ya çıkar. Denizi özlemiştir. Ama durur hemen Karaköy'e vurup. Artık çocuk seslerini oyar. Bir kuşu çevirir. Bir balığı kaldırır, vb. Hem sıra İstanbul otlarındadır. Bir yaprağı işler. Bir selviyi eğer, eski bir Üsküdarlı olarak. Bir mezartaşını kaldırır. Geçip Balkapanı Hanı'nı kalın bir çizgiyle, -bir çerçevede kalsın diye. Ama kalmaz ki. Yeditepe'yi dolaşacaktır.

   Anemas Kulesine sürtünüp geçer. Sağda bırakarak Theodos Surlarını. Bir haçın yanında dinlenir artık. Sapsarı İsa'sı elinde. Onu öper. Ve yeniden kazar surları, kasırları. Bir yalının önünde durur. İki kapılı. Karanlık. Daha iyi görmek için Sarayburnu'nu ve Topkapı'yı. Topkapı! Bir kent. 699.000 m2. Bir tavan: kubbeli ve sedef. Bir kaside: uzun. Ve akağalar. Kalın duvarlı bir taş. Dört dörtgen. İç içe. Bir Babil Kulesi çıkıyordur sanki. Ağaçlıklı. Zülüf Ağalı: Bir kadırgaya çarpan. Artık Atmeydanı'na çıkar. Bir beşgen biçiminde, İncilci İoannos'la, elele. Saray kuşlarını görmeye mi? Ya da Mısır Dikilitaşı'nı mı? Bakır küreli. Cihannüma Tarihi'nde geçen. Artık bakacaktır: Camından bir kahvenin. Haçını sarkıtıp. Dikip gözlerini Süleymaniye'ye. Büyük avlulu. Ve dört köşe. Ve bir zaman çıkmayacaktır, çay içip. Elinde Melling'in gravürleri (ya da ben böyle diyorum Melling'i düşünüp. Sevgili Melling'i! Ve III. Selim'i. Baharat, kuşçu dükkanlarından çıkmaz. Ve Boğaz'da dolaşan. Elinde şemsiye İstanbulinle). Artık nerede midir? Yüksek Kaldırım'da? Aya Nikola'da? Binbirdirek'de (ya da). Yüzünü dönüp Ayasofya'ya. Dimdik. Bir doğru. Petrios kapısında kırılan. Bir tuğra biçiminde, bir mühürde. Neden sonra sahillere inecektir okuyarak Piri Reis'i, dura dura hep.

   Bir ada Asağik ve Lazar'a göre. Çıkıntılı. Ve Ermenili. 20 ayak içsurlu. 10 ayak dışsurlu. 225 kuleli.* Avar akınlı. Andreas, ilk piskopos. İonnus, aziz. Stakis, kendisine selam yazdığı. Macedonis, ilk konsül. Photius son patrik. Aya İrini, kilise (görünmüyor). İoannes, vaftizci ve Fatih gibi nikrisli. Rosario, bir bakire. Mihael, imparator. Hıdraulis, kemer. Khrisi pili, bir yapı. Hovannesyan, bir sarraf (Peralı. Dükkanında yatar. Lazar'la düşer kalkar. Ve I. Ahmet gibi 14 sayısını sevmez). Ayvansaray varoşlu. 17 Yahudi mahalleli. Got sütunlu. Dikilitaşlı. At ve eşek. Ve han. Bunun için de bir ada. Ama bir gravür olacaktır. Bir tahtada. Evleri, duvarları, kitapları dolaşır, madene, demire, çinkoya, vurur, kadınlara çıkar. Ama tahtada kalacaktır hep. Ölerek. Hep İstanbul olmak için. 1574'lere doğru. Bir sabah mı? Ve bugünlere. Bu saate. Değişmeden. Bir durukluk yasasına doğru. Sonra duvarına dönecektir. Gravür asıllı. Theodos hendekli. Olduğu gibi: Berk'ce. Ve

durur. Çünkü Galata'dadır. Bir ilçe. İki yokuşlu. Hendekli ve kavisli. Denizi dolduruyorlardır. Bir Arap önünü kapamıştır. Latince geceyi haber veriyordur. Zincirler çekip. Ve 12 kapılı. Acı sulu. 146 basamaklı. Uykusuz Manastırlı. Ve Voyvodolu. Ve dikdörtgen.. Ve Latin kiliseli. Meryemli: İncilci Luka'nın yaptığı, gümüş kaplı. Ve küçük Thodosius'un karısı Eudoxia'nın Pulkeria'ya gönderdiği, ve Pulkeria'nın hep yanında taşıdığı ve Meryem'in iki kör adama göründüğü, sonra da gözlerini açıp yeniden görünmediği, Aya Dikola'da. Surla çevrili. Venedikli ve Pizalı. Ve okçular yerleştirdiği.Artık kulelerde yaşarlar. 47 yıl 13 gün ve 5 saat.

* Kule sayısı ve yükseklikleri için bak: Gullis, kit. I, 193; yine bak: Du Gange, kit. I, no. 13.

   Ama biz gravüre dönelim yine. Ve Hogenberger'e. Ve ne görüyorsak onu söyleyelim. Birinci şahısla. Şimdiki zaman çekimli. Gerçeğe en yakın ve en kısa yol (görüyorumla başladığından). Öyleyse: Ey gözüm benim! başlamalısın görüyorum diye bir yolu, uzakta. Samatya önlerinde kıvrılan, bir surla. Ne çok sur mu? diyorsun. Başka türlü olabilir miydi? Değil mi ki bir yol ağzıdır, kapanacaktır. Bir rüzgarla. Ortaçağlı. Peki başka ne görüyorsun? tepeler mi? Gökyüzüyle kesilen. Sahi gökyüzünü unuttuk. Bir korsan haritasına benzeyen, ve İstanbul'dan hiç çıkmayan. Evet o gökyüzü gördüğün. Byzantion yüzlü. Büyük Kostantin'in baktığı (Sarı olduğunu söylüyorlar. Ve çok korkmuş. Çok yaşadığından. Zaten al elbiseler giyer Got'lardan korkar Vizigotları sever. Tunç. Tahta ve taş).Ve dur. Eline alıp bu gravürü. Bir kitaptan koparılmış ve masaya serilmiş, ozanın. Ve hep baktığı, piposunu yakıp. Her sabah. Bir Atakent'den (kötü bir tümce ama karalmayacağım). Giyinip. Bir yaşamlar için: içinde dolaşacağı: Haçlılarla. Bir yaşama işte. Onun için de duralım. Ve bitirelim. Bir ayraçla -böylesi daha iyi. Öyle başlamadık mı? Öyle sürmeli. Öndeyişe koşut. Özetsiz. Çıkmasız. Ve "Ey"siz -Kırıp boynunu şairaneliğin. Böyle işte.






                                                                                                         Bu Kayser toprak tarttı.


---------------------------

ÖLÜ DOĞA

    (Hezergradlı Zade Ahmet Ataullah)

    Hezergradlı Zade Ahmet Ataullah, diye imzalamış bir gülü Ahmet. Kanırtıp dalından,
    III. selim'in bir çiçek ressamı olarak
    Bir kağıda.

    Ölü.

    Eğerek yeşil bir dalı, yedi yapraklı ve dikenli. Dikey bir açıya dönüşen yukarılarda.
    Ve düşürerek goncasını. Baş aşağı.


    Duruyor. katılıp doğaya,
                                           bir kağıttan.

ANKA

    Anka. İsim. İki hece. A'yla başlıyor. A'yla da bitiyor. Düz. Geniş.

    Bir simge. Bunun için de bir elma gibi ele gelmez. İslam Ansiklopedilerinde geçer.Zaten Müslüman bir kuştur.Gökyüzlerini sever.

                                              (Ünlü gökyüzlerini!)

    Arap denizlerinde öter, Kenaneli'nde

    Haç seferine katılır Fuhuş'u Atik'de. Ahmet Rasim'in omuzlarına çıkar. Encyclopaedia Britanicca'ya girmiş bir kuş olarak.

    Diller bilir.

    Divanına devam etmiştir Süleyman Peygamber'in. Boynunda ölü kuşların listesi, soluk el yazılarıyla. Sonra da görünmemiştir.

    Saydam,
    Aksaraylı Oğlanlar Şeyhi İbrahim'in bir gazelinde. Zülkarnen'le dolaşır.


    Bir resimde uzun boyunlu. Hicazlı bir çerçinin çoğalttığı. (Kakma).

    Asurlu. II. Dara'nın albümünde bulunmuştur. Charlemagne'a yapışık.

    Rübab-ı Şikeste'de bir beyit düşürür Tevfik Fikret, ilk çağlı bir kuş diye. Serçeyle karşılaştırır. (Bu iki sözcük çizilmiştir).

     Yöresinde dönerler bir puhu kuşuyla İsa'nın: Fransızca bir şiirde:

                                          (Gözün Gözbebeği İsa!)

     Kuşların Cinsel Tarihi'nde en kabarık yer onun: Bir oğlanı dağa kaldırmıştır. Ayağında V işareti.

     Şimdi Kafdağı'nda. (Ölü). Uzun. Beyaz.          Ceseti yok.


      Dudakları etli.



     Anka ile serçe ne mümkün
     Bir sahada olsun mütekarin.

------------------  
SİS

Kalemini bırakır. Kalkar. Simgeyi koymuştur artık. Bütün uyaklara açık. Geniş. Boyutlu. Ve cesur (Cesur, simgeyi açmaktan korkmaz çünkü: surlar, kaleler, zindanlar. Ama niçin mi bu simge? Ne dediğinizi anlıyorum. Bir simge bir çığlık

----------------------

                                                                                                                         olamaz diyorsunuz.
Doğru. Bir çığlık olarak yazılmıştır da ondan. Onun için ünlemsiz edemez. Ünlemlere durur: Gözü yuvasından çıkarmak için. Madem silahlanmıştır. İmlere sarılacaktır.

-----------

    Ve bir beyit, siyah (altı çizildiğinden) Bir ölüm beyiti. Soğuk. Sıkıntılı. Bölüp şiiri ikiye. Yeni bir görünüm çizmek için, bir isyana. Saygın. Yürekli.

----------------

    Artık "Ey"le yazar. Gömleğinin yakasını açar. Bıyıklarını daha bir bırakır. Hem ne zamandır boyunbağını da atmamış mıdır? Herkes gibi giyinir. Gösterişsiz. Sade. Bir işçi gömleğiyle inecektir Babıali'ye: cebinde, Sis. Bir parti şairliğine hazırlık. Umutlu. Güler yüzlü. Ağbeysi gibi: namık Kemal (Bir başucu kitabı).

    "Ey"le yazar işte. Ürkünç. İlençli. Yırtıp bir Sis'i.

     Bir çığlıktır artık. Elinden çıkmıştır çünkü. Ve éey"leri yerini bulmuştur, ilk kez. Etkin. Eylemli.

------------

    Ve bir metin: aristokrat. Donmuş. Ve levanten. Ama bir çığlık olmuştur işte: çağına (ayak öpmeler, ağızlar, yalanlar, çocuklar, katil kuleler). Yeni bir ünlem koyarak, bir İbretler Tarihi'ne (Bunu söylemeliyiz).

    Durur. Dağıtmıştır çünkü. - kuşlar, saraylar, silahlı korku, kılıç ve kalem - hem ayraç kapanmalıdır artık. Grafiğini çizmiştir çünkü şiir. Doruklar çıkıp. Nicedir yeraltlarında dolaşmış, yalnızlıkları silmiştir, - çağının büyüttüğü. Onun için güneşlere çıkmalıdır. Evlere girmeli. İnmelidir alanlara, çarşılara. Silahlanıp. Bunun için yazılmadı mı? - onun için kapanır, son bir çığlıkla, ikileyip aynı ölüm beyitini, bir imzayla: tevfik Fikret, 18 Şubat 1317. aşiyan. Yeni bir ayraç açmak için, Rücu'ya.

---------------

Kalemi elime alıyorum, Berte ben. Yoruldum. Hiçbir kitapta değil ama Aşıkane'de yoruldum. Neden böyle bir silsileye başladım? Ayrılıyorum kitaplarımdan çünkü. 2007'nin bir kasım'ında ön sayfalarına not düştüğüm, Deniz Eskisi hariç, hepsi Adam Yayınları'nın birinci baskısı olan altı kitap duruyor önümde. Alırken onları ne çok sevmiştim. Kapaklarını ne çok sevdim. En sevdiğim Galile Denizi'dir mesela. Aşıkane ve Atlas'ın kapak dokuları da aynı olduğu için severim. Çok büyük bir beklentiyle almıştım bu kitapları. İçinde not düşeceğim bir satır bulamadığım Çok Yaşasın Sayılar ilk hayal kırıklığım oldu, bir türlü yıldızım barışamadı İlhan Berk'le. Birazdan bir sahafın raflarını süsleyecek olan bu kitaplar, ancak bir kere okunabildi. Okuyamadım, elim gitmedi, ruhum sıkıldı. Bu silsilenin yedinci kitabı Pera yerinde kalacak sadece ve hayır Inferno'yu okumadım.

Eskiden altı çizilirdi ya kitapların, tekrar tekrar okumak istediğimiz kısımları işaretlemek için. İşte ben bu silsilede bunu yaptım. Noktasına, virgülüne, çoğunuzun imla hatası diyeceği pek çok şeye zerre dokunmadım. Orijinaline sadık kaldım.

Bitti mi peki Aşıkane? Bitmedi. Bazı şeyler yarım kalır çünkü bu böyledir. Bu kitabı damıtmam da yarım kalacak. Kalsın.

Bunu yazmazsam eksik kalırdı yalnız:

  SEX
                                             CONTAINS
                                                                                                         ALL.

Neyse daha kitaplar satılacak, kira tamamlanacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder