2 yıl kadar önce Padme'yi kollarımda kaybettiğimde yazdığım bir yazıydı ölüm, Tıslak'ın yavrusu Padme annemin sırılsıklam bulduğu bir kedicikti, hatta o kadar ıslanmaktan bir hasar kaldı, kafasını metalci gibi sallıyordu yavrum. Bir ara bahçede yaşamaya karar verdi, daha doğrusu annemin sağlığı kötüye gidiyordu, 3. kedi zor oluyordu, orada bakıyorduk derken güzelimiz yine hapşırmaya başladı ve eve aldık. Bu sefer iyiye gitmiyordu, annem kendi sağlığını hiçe sayıp keşke hiç bahçeye salmasaydım diye çok kendini yedi bitirdi.
Ve Padme yine bir pazar günü kollarımda can çekişerek öldü, sanırım iki saat kadar veya fazlası can çekişmesini izledim, mamalı su mamalı su diye yedirdiğim her şeyi kustu önce, sonra...
Bugün annemin ölümünün üzerinden tam 11 ay geçti, insana büyük bir şaka yapılıyormuş gibi geliyor. Yine bir pazar günü, 20 Mayıs 2012'de minik fındık terki diyar etti.
Herkes pazar ölüyor sanki son iki senedir, işte Padme'nin arkasından yazdığım yazı:
ölüm
garip bir şey. insan ya da herhangi bir canlı tek seferde ölemiyor.
nasıl biliriz ölümü? beyin ölümü biliriz mesela, beyin durur ama kalp
çarptıkça gözlerin feri kalır.. mı? kalmayabilirmiş, beyin durabilir,
gözlerin feri çekilebilir son nefeste bile mırlanabilirmiş... ama
ölmezmişsin hala, kalbin çarparmış, arada hızlanırmış, sonra tam durdu
derken yine çarparmış, tüm vücudun buz kesilirken o soğuk çekilmeye inat
kalbin atarmış... inadına atarmış... durmadan atarmış... durup durup
yine atarmış, gözyaşlarım üzerine düşerken ölüm, sevildiğini bildiğin
için, sevdiğin için, nefesin tükense de sevgin tükenmediği için, mutlu
öldüğün için üzerine yağmur yağarmış, yağmur arttıkça kalbin yeniden
canlanırmış, o kadar hızlı atarmış ki ben sanıyormuşum sen yaşıyormuşsun
ama ölmüşsün sen, ben oraya geçemiyormuşum... bırakmışsın beni burada
ama kalbin bırakmamış, atıyormuş o hala, inadına... kımıldadın sanmışım,
oysa tek hareket eden küt küt atan kalbinmiş, sanki bana yeni aşık
olmuşsun, ilk buluşmamızmış, başını göğsüme yaslamışsın, om mani padme
hum'muşsun... ben ilk kez alıyormuşum seni kollarıma, sen durmuşsun, ben
durmuşum, zaman durmuş, kalbin durmamış... inadına.
sonsuzluğa
beraber düşmeye başlamışız, sen, ben, ölüm. en mükemmel üçlü, boşlukta
çiçek yetiştirmeye başlamışız, öylece düşüyormuşuz. senin kalbin daha
hızlı attıkça benim yağmurum çoğalmış. sonra öyle bir atmış ki kalbin
daha fazla yerinde duramamış, ben öpmüşüm seni, elimde kalbin, o da
gitmiş, öylece asılı kalmışız boşlukta, sen ben ve ölüm.
kalbinin
atmasını beklemişim ama boşuna, elimden bir balık gibi kayıp gitmiş,
sevginin tortusu kalmış, gündüzmüş, gece olmuş, periler güzel düşler
görmüş, biz yokmuşuz onlarda, sen yokmuşsun, ben de silinmişim elimde
senden bana tek kalan kalbimle, kalbinle.
su başında durmuşuz, önce kedi gitmiş, sonra balık, sonra ölüm, sonra ben gitmişim, gölgemiz yokmuş...
04.07.2010 01:42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder